Miyomektomi

Miyom Nedir? Miyomların Belirtileri, Çeşitleri, Tanı Ve Tedavi Yöntemleri

Miyom nedir?

Miyomlar kadınlarda en sık karşılaşılan, rahim kas dokusundan gelişen, büyük çoğunluğu kanserojenik özellik taşımayan karın içi tümörlerdir.

Miyomlar kimlerde, ne sıklıkta görülür?

Miyomlar genellikle üreme çağındaki kadınlarda görülmektedir. Bununla birlikte görülme sıklıkları ilerleyen yaşla birlikte artar. Adet öncesi genç kızlarda görülmemekle birlikte, adölesanlarda yani ergenlik çağındaki kızlarda bildirilen olgular mevcuttur. 40 yaş üzeri kadınlarda yeni ortaya çıkmış miyom saptanması oranı yaklaşık yüzde 40-50 arasındadır; bu demektir ki; 40 yaş üzerinde her iki kadından birinde miyom görülebilmektedir. Kadınlarda hayatlarının bir döneminde miyom görülme oranı yaklaşık yüzde 70-80 arasındadır.

Miyom görülme riskini arttıran faktörler nelerdir?

Irk:

Siyahi kadınlarda beyaz ırka göre 2-3 kat daha fazla miyom görülür.

Doğum öyküsü:

Bir veya birden fazla doğum yapmış olmak miyom gelişme riskini azaltır. Doğum yaşı da önemlidir. İlk doğumunu daha geç yaşlarda yapan kadınlarda miyom görülme riski erken yaşlarda doğum yapan kadınlara göre daha azdır.

İlk adetin erken başlaması: 

Adetin erken yaşta başlaması miyom görülme riskini arttırır.

Doğum kontrol hapları:

Standart ya da düşük doz doğum kontrol haplarının miyomların büyümesine sebep olmadığı kaydedilmiştir. Bu sebeple doğum kontrol hapı kullanımının miyomu olan hastalarda kontrendike olmadığı, üç aylık depo iğnelerin miyom açısından koruduğu bilinmektedir.

Şişmanlık:

Miyom ile şişmanlık (obezite) arasındaki ilişki net değildir; direkt bir ilişkiden ziyade dolaylı bir ilişki olduğu düşünülmektedir.

Beslenme alışkanlıkları:

Kırmızı et tüketimi fazla olanlarda, A ve D vitamini eksikliklerinde, alkol özellikle de bira tüketimi ile miyom gelişme riski artmaktadır. Kafein tüketimi ile miyom arasında ise bir ilişki yoktur.

Genetik etkenler:

Ailesinde miyom olan kadınlarda daha yüksek oranda miyom görüldüğü saptanmıştır.

Miyom belirtileri nelerdir?

Miyom varlığına işaret eden başlıca belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

- Yoğun ve uzamış, ağrılı adet kanamaları,

- Miyom basısına bağlı olarak görülen; karın içi basınç ve ağrı hissi gibi bulgular,

- Kısırlık veya gebelikle ilişkili komplikasyonlar, ağrılı cinsel ilişki gibi üreme fonksiyonu bozuklukları,

- Sık idrara çıkma, idrar kaçırma, idrarı tam boşaltamama hissi gibi idrar ile ilgili bulgular,

- Kabızlık gibi bağırsaklarla ilgili bulgular.

Kaç çeşit miyom vardır?

Miyomlar rahim duvarında yerleştikleri yerlere göre sınıflandırılırlar:

- Submüköz miyom: Rahim iç duvarında yerleşenler.

- İntramural miyom: Rahim kas tabakasının içine gömülü olanlar.

- Subseröz miyom: Rahim dışına doğru büyümüş olanlar.

- Saplı ve subseröz miyom: Rahim dışına bir sapla bağlı olanlar.

Miyom değerlendirilmesi nasıl yapılmakta, tanısı nasıl konulmaktadır?

Miyomların klinik tanısı kadın doğum muayenesi ve ultrasonografi ile konulmaktadır. Miyomun boyutu ve yerleşim yeri belirlenir. Bazı durumlarda, rahim iç duvarını ve miyomun ne kadarlık kısmının rahim içinde, ne kadarının kas tabakasında olduğunu anlamak için; salin infüzyon sonografi denilen ve halk arasında sulu ultrasonografi olarak bilinen yöntem uygulanabilir. Bu yöntemde rahim içine ince bir kanülle girilerek sıvı verilir, rahim iç tabakası ultrasonografi eşliğinde görüntülenir. Böylelikle miyomun yeri ve uzanımı gözlenir.

Doktorun gerekli gördüğü bazı durumlarda da, özellikle çoklu miyomlarda, miyom haritalaması için manyetik rezonans görüntüleme de kullanılabilmektedir.

Miyom tedavisinde kullanılan yöntemler nelerdir?

Miyomlar, hastanın yaşı, çocuk istem durumu, miyomun yerleşimi, sayısı, lokalizasyonu gibi durumlar göz önünde bulundurularak tedavi edilirler. Bu noktada dikkat edilmesi gereken miyom tedavisinin mutlaka kişiye özel planlanması gerektiğidir. Bir hastada doğru olan bir uygulama başka bir hasta için uygun olmayabilir.

Miyom tedavisinde kullanılan yöntemler:

İlaç tedavisi:

Günümüzde miyomların büyümesini durduran, yok eden bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. İğne tedavisi (GnRH analogları) kullanılabilmekle birlikte, sürekli bir tedavi şekli değildir. Bu ilaçlar geçici menopoz durumu yaratırlar, menopoz belirtileri dışında kemik erimesine sebep olabilirler ve 6 aydan uzun süre kullanımları önerilmemektedir. Bu iğneler ameliyat öncesi miyom boyutunu küçültmek, hastadaki kansızlık problemini gidermek için kullanılabilmektedirler.

Medikal-cerrahi tedavi olmaksızın izlem:

Şikâyete sebep olmayan, miyom boyutu küçük olan hastalarda 3-6 aylık aralarla izlem uygundur.

Cerrahi:

Ameliyat planlanması durumunda açık yöntem yani laparotomi, kapalı yöntem yani laparoskopi ve rahim içi yerleşimli miyomlarda histeroskopik yöntemle miyomlar çıkarılabilmektedir:

- Açık yöntem (laparotomi) miyomektomi: Karında yaklaşık 9-10 santimetrelik bir sezaryen kesisi ile miyom alınması gerçekleştirilir. Miyomun boyutuna ve yerleşimine göre kesi yeri göbeğe doğru dikey kesi ile de yapılabilir.

- Kapalı yöntem (laparoskopik) miyomektomi: Açık ameliyatta olduğu gibi büyük bir kesi söz konusu değildir. Göbek deliğinde yapılan 1 santimetrelik kesiden optik kamera ile girilir, karında yapılan 2-3 adet, 3-10 mm uzunluğunda kesiler ile ameliyat gerçekleştirilir. Laparoskopik ameliyatlar; hastada daha az ağrı, daha az hastanede kalış süresi, hastanın ameliyat sonrası daha çabuk toparlanması, daha iyi kozmetik sonuçlar gibi özellikleriyle açık ameliyatlara göre daha avantajlıdır. Ancak elbette her hastada uygun olmayabilmektedir. Her hastada her teknik aynı şekilde çalışmaz, ayrıca cerrahi tecrübe çok önemlidir. Uygun hastalarda, gerekli altyapı varlığında, tecrübeli ellerde laparoskopik ameliyatlar her zaman tercih edilmelidir.

- Histeroskopik miyomektomi: Rahim ağzından özel bir optik cihazla girilerek rahim içindeki miyomun (submüköz miyom) alınmasıdır. Karında hiçbir kesi izi olmaz, hasta ve hekim açısından son derece yüz güldürücü sonuçları olan, rahim içindeki miyomlarda etkin bir cerrahi yöntemdir.

Miyom kansere dönüşür mü?

Miyomlar kansere dönüşmez, ancak miyom dokusunun kendi içinde 1/1000 oranında kanser dokusu olabilir. İleri yaşta olup, hızlı büyüyen miyom öyküsü var ise, kanser ihtimali göz önünde bulundurulmalı ve ameliyat planlanmalıdır. Maalesef ameliyat yapılmaksızın dokunun kanser olduğunu saptayacak bir yöntem henüz bulunmamaktadır. Kanser tanısını koymak için mutlaka miyomun patolojik incelemesi gerekmektedir.

Cerrahi miyom tedavisi sonrasında dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

İster açık, ister kapalı ameliyat olsun, yara yeri temiz ve kuru tutulmalıdır. Ameliyat sonrasında doktorun verdiği ilaçlar önerilen şekilde kullanılmalıdır. Bunların dışında

cerrahi miyom tedavisi sonrasında dikkat edilmesi gerekenler:

- Yara yerleri üzerindeki pansuman açıldıktan sonra ek pansumana ihtiyaç yoktur. Dikiş yerlerinde kızarma, ısı artışı, sulanma gibi bulgular olması durumunda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

- Ameliyat sonrası ertesi gün ayakta duş alınabilir.

- Kapalı ameliyatlarda ameliyatın kendi doğası gereği özellikle sağ omuz ağrısı olabilmektedir. Bu durumda endişelenmeye gerek yoktur. Hareketler kısıtlanmamalı, ağrı çok rahatsız ederse doktorun uygun gördüğü bir ağrı kesici kullanılmalıdır.

-Bu ameliyatlar sonrası hafif lekelenme şeklinde kanama olabilir. Bu kanamalar kendiliğinden kesilecektir.

- Cinsel ilişki zamanlaması konusunda doktor önerilerine mutlaka uyulmalıdır.

Miyom ameliyatı sonrası iş ve sosyal hayata dönüş nasıldır?

Açık miyom ameliyatlarında hastanede yatış süresi iki güne uzayabilir, kapalı miyom ameliyatlarında aynı gün ya da bir gün sonra hastaneden taburcu olunur. Kapalı ameliyatlarda daha az ağrı olmaktadır, bu yüzden kısa sürede günlük hayata dönmek mümkündür.

Miyom ameliyatı sonrası ne zaman gebe kalınabilir?

Miyom ameliyatı sonrası gebe kalmak için geçmesi gereken süre; ameliyatta çıkarılan miyom sayısı, miyom büyüklüğü, miyomun rahim duvarındaki yeri ve derinliği, rahimdeki kesinin büyüklüğüne göre değişmektedir. Rahimdeki kesi ne kadar büyük, derin ve çıkarılan miyom sayısı fazla ise, gebelik için o kadar uzun süre beklemek gerekebilir. Bu süre değişken olmakla birlikte önerilen süre ortalama altı aydır.

Aklınıza Takılanlar